Gazze Hassasiyeti…

Gazze Hassasiyeti…

Değerli okurlarım bugün hepimizin yakından takip ettiği ve Filistin’de İsrail ordusu tarafından yürütülen insanlık dışı silahlı operasyonları kaleme alacağım. Tarihten bugünümüze bakıldığında değişik kaynaklarca farklı anlatılan bir Filistin olayı mevcut. Oysa biz bunu tarihsel olarak değil de günümüzde yaşanan olaylara göre değerlendirmeye çalışacağız.

Bilindiği üzere sürekli kan ve gözyaşının eksik kalmadığı bu coğrafyada, Hamas’ın silahlı güçlerinden olan İzzeddin el-Kassam Tugayları, 7 Ekim 2023 sabahı saat 06.30 itibarıyla İsrail’in güneyindeki yerleşim yerlerine geniş çaplı saldırı başlattı. İzzeddin el-Kassam Tugayları isimli silahlı grubun komutanı Muhammed Ed-Dayf, saldırının nedenini “Mescid-i Aksa’ya radikal İsraillilerin girmesi” şeklinde açıkladı ve icra edilen “operasyonun” isminin “Aksa Tufanı” olduğunu ifade etti. Bu saldırılarda İsrail askerleri zarar görürken aynı zamanda birçok İsrail vatandaşı sivil ve değişik nedenlerle o bölgede bulunan diğer ülke vatandaşları da öldürüldü veya kaçırıldı.

Devamında buna misilleme olarak ve günümüzde de devam eden İsrail saldırıları başladı. İsrail saldırıları da Hamas’ın saldırısı gibi sivil insanları hedef alan, insanlığa zarar veren bir hâle geldi. Günümüzde belirtilen bölgede hâlen insanlık dramı yaşanmaktadır. Bu tip operasyonların durdurulmasında uluslararası baskı ve tepkiler büyük rol oynamaktaysa da Hamas’ın yaptığı saldırı, bazı çevrelerde İsrail’i haklı gösterme çabalarına malzeme edildi. Öyle ki Filistin Devlet Başkanı Mahmud ABBAS, dünya liderleri ile yaptığı ikili görüşmeler esnasında liderlerin “Hamas’ın terör saldırısını kınıyoruz” ifadelerinde sus pus kalmaktan başka bir şey yapmadı.

Peki saldırıya neden olarak gösterilen Mescid-i Aksa’nın özelliği ve hassasiyeti ne?

İslam’ın ilk yıllarında namazlar, Kudüs’te bulunan Mescid-i Aksa’ya doğru kılınıyordu. Rivayetlere göre bu durum çok üzün sürmedi. Hz. Muhammed kıblenin Kâbe olmasını, yani namazların Kâbe’ye dönülerek kılınmasını çok arzu ediyor ve bu konuda Allah’tan gelecek emri bekliyordu. Hicret’ten 16 ay sonra, Şaban ayının 15’inci günü (Berat Kandili’nde) Hz. Muhammed’e, Bakara Suresi’nin “Yüzünün semada dolaşıp durduğunu muhakkak görmekteyiz; Seni hoşnut olacağın kıbleye çevireceğiz. Haydi! Yüzünü Mescid-i Haram’a çevir!…“ anlamındaki ayetler indi. Bunun üzerine Hz. Muhammed, namazı bozmadan hemen Kâbe istikametine döndü, cemaat de saflarıyla birlikte döndüler. Böylece Kudüs’e doğru başlanan namazın son iki rekâtı Kâbe’ye yönelerek tamamlandı. İşte bu bakımdan bu mescide Mescid-i Kıbleteyn (İki Kıbleli Mescid) denilmektedir. Ayrıca, Miraç mucizesinin gerçekleştiği alanda bu bölgede yer almaktadır. Bunun dışında daha çok Yahudiler için olmakla birlikte Hristiyanlar için de kutsal özellikler taşımaktadır.

Günümüzde devam eden İsrail operasyonlarında çok sayıda masum sivil hayatını kaybetmiştir ve bu insanlık dışı olaylar devam etmektedir.

Aslında yazımızın can alıcı kısmına geldik. Gazze için feryatlar, figanlar ve kıyamlar devam ederken, Güney Afrika Cumhuriyeti isimli bir ülke çıkageldi. Peki ne yaptı biliyor musunuz? Bu kadar Müslüman ülkenin yapamadığını yaptı ve İsrail Devletini “Gazze’deki Filistin halkına soykırım yaptığı” gerekçesiyle Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı’na dava etti. Mücadele, sağda solda farklı ülke bayraklarını taşıyıp sosyal medyada bunları kullanmakla olmuyor. Filistin’de ölen masum insanların üzerinden duyar yapmayı bırakın artık, ellerinizle o temiz çocukların pirüpak kefenlerine dokunmayın, görüntülerini paylaşmayın.  Biz Müslümanlar ölülere saygı duyardık, buna ne oldu? Bedenlerini koruyamadık, bari ruhlarına saygı duyalım. Ya kalkıp harekete geçin ya da ayıbınızla oturun!

Saygılarımla…

Kaynakça:

1. Anadolu Ajansı https://www.aa.com.tr/tr/analiz/3-soruda-hamasin-7-ekim-saldirilari/3010445
2. Vikipedi https://tr.wikipedia.org/wiki/Mescid-i_Kıbleteyn